8 Ekim 2007 Pazartesi

Veri Kurtarma Konusundaki Yanlış Algılamamalar Nelerdir?

Veri Kurtarma Konusundaki Yanlış Algılamamalar Nelerdir?
Aşağıdaki yazınun veri kurtarma konusunda oldukça yararlı olacağına inanıyorum.


Aslında böyle bir yazı yazmayı düşünmüyordum. Ancak, özellikle İstanbul’daki veri kurtarma firmalarına (!) gönderilen diskler gerçekten iyice tahrip edildikten sonra servisimize gelmektedir. Servisimize veri kurtarma amaçlı gönderilen disklerin neredeyse %70’i tabiri caizse aşırı kurcalanmışlık nedeniyle gerek fiziksel gerekse mantıksal bazda işe yarar bir sonuç elde edilmeyecek hale getirilmektedir. Müşterilere işin alınması sürecinde söylenen yaldızlı yalanlar ise işin cabası. Adı büyük İstanbul ile yaldızlı yalanlar bir araya getirildiğinde veri kurtarma gereksinimi olan müşterilerin çoğu olayı pek çok muhatabın olduğu bir iş olarak algılamakta ve bu kategorideki firmalardan birini sorgusuz sualsiz tercih etmektedir. Sonuç hüsran olmaktadır, olacaktır, ancak kimin umurunda. Sıradan yöntemlerle (gerçekte herkesin yapabileceği) bir sonuç alınabilirse ne ala (veri kurtarma işlemi adı altında talep edilen fiyat...), olmazsa, bu işin yapılması imkansızdır, çoğu müşteri bu ifadeyi duyduktan sonra (ki bilgi işlem departmanları ve bilgisayar firmaları bu ifadeyi duymayı çok severler) olayı kapatmakta ve verilerine veda etmektedir.

Yalan döngüsü yada yalan zinciri? Bu konuda Psiko-sosyolojik bir yorum bir değerlendirme yapacağız. Herhangi bir ili ele alalım. Bir yanlış anlama olmaması açısından Anadolu’daki AX ili olsun. Anadolu deyip geçmeyelim. Şu an üç büyük ilimiz hariç Anadolu’daki yaklaşık 15 il 1 milyon ve üstü nüfusa sahip ve ülkemizdeki pek çok büyük ve önemli sanayi firmasını barındırmaktadır. Süreci anlatmaya başlayalım. AX ilindeki bir firmanın diski bozulur. Önce firma içerisindeki bilgisayarı kullanan kişi müdahale eder. ...

***

Veri kurtarma konusunun teknik yönü gerek sektördeki teknik elemanlar gerekse son kullanıcılar tarafından büyük oranda yanlış bilinmekte ve ticari yönü de yanlış algılanmakta ve yanlış değerlendirilmektedir. Bunun sonucu olarak gerek fiziksel gerekse mantıksal bazda veri kaybı ile karşılaşılan veri depolama ortamlarına bilinçsiz ve düşüncesizce müdahale edilmekte ve gerçek veri kaybı bu hatalı müdahaleler sürecinde oluşmaktadır. İyi niyet ve bir hatayı telafi etme çabaları da genellikle bu hüsranın bir parçası olmaktadır.

Diğer bir konu ise veri kurtarma işi yapılarak kısa zamanda ve kolay yoldan büyük paralar kazanılacağı düşüncesidir. Bu düşünce de genellikle tek bir olaydan yola çıkılarak geliştirilmektedir. A firması 1 veri kurtarma işini 1.000$’a yapıyor. Bu firmaya günde 5 iş gitse ayda yaklaşık 5x30x1.000=150.000$, yılda 12x150.000=1.800.000$. Mükemmel bir hesap. Ancak maalesef gerçek hayatta hiçbir iş bu şekilde olmuyor. Bu tür hesaplar ve düşüncelerle bu işe hem de hiçbir bilgisi, birikimi ve yatırımı olmadan giren kişi yada firmalar kısa sürede büyük hüsrana uğruyorlar. Mağdur edip rafa kaldırdıkları müşteriler de işin cabası.

Bir konuda ticari faaliyette bulunacak bir kişi yada kişilerin öncelikli olarak o işin teknik yönünü ve ticari yönünü araştırmaları ve bir fizibilite çalışması yapmaları gerekir. Bu durum her ticari alan için geçerlidir. Bunu yapmazsanız bir bakkal dükkanı açsanız o bile kısa sürede batar. Veri kurtarma işinin teknik yönü ile ilgili genel geçer bir malumata sahip olmak bile insanın birkaç ayını alacaktır. Çünkü ne bu konuda eğitim veren bir kurum var ne de bu konuyu bütün yönleriyle okuyup öğrenebileceğiniz bir kitap seti var. İşin ticari yönü ile ilgili durum da bundan pek farklı değil. Gerek teknik bilgi birikimi ve tecrübe birikimi gerekse malzeme sağlama açısından veri kurtarma konusunun zamana bağlı bir iş olması da ayrı bir konu. Sizin şu an düşündükleriniz ve önümüzdeki 1 yıl içerisinde tecrübe edeceklerinizi pek çok uzman firma en az 10 yıl önce tecrübe etmiştir. Çok zeki olmanız da bu noktada pek bir fayda sağlamayacaktır. Çünkü parça olarak gerektiklerinde 5 yıl önce üretilmiş diskleri bile büyük ihtimalle temin edemeyeceksinizdir.

Veri kurtarma hizmeti verecek bir firmada 3 ana unsur vardır. Bunlardan birincisi malzeme arşivi, ikincisi teknik bilgi ve deneyim birikimi, üçüncüsü ise yazılım altyapısı ve aktif yazılım geliştirme ve uygulama yada uyarlama birimi. Bu sektöre yeni girecek bir kişi yada firmanın bu anlamda iş seçmekten başka şansı neredeyse yoktur. Peki yapamayacağı işler gelirse ne olacak. Bizim memlekette bu iş kolay. Kardeşim bu iş olmaz, yapılamaz der geçersiniz. Kimse de size neden müşterilere yalan söylüyorsun demez. Yada bu hizmeti verebilecek bir yere gönderir yada yönlendirirsiniz. İşte bu en zoru. Herkesin her şeyi en iyi bildiğini düşündüğü yada daha doğru bir ifade ile sandığı bir memlekette böyle bir şey zor tabii ki.

Veri kurtarma işini ticari bir değere dönüştürmek ve bu ticari değeri de maddi değere dönüştürmek sanılanın aksine çok zor ve sıkıntılı bir süreç gerektirmektedir. Özellikle Türkiye gibi hizmet karşılığı ücret almanın çok zor olduğu ülkelerde durumun daha da vahim olduğu kanaatindeyiz. Ülkemizde maalesef büyük çaplı işletmeler bile genel anlamda teklif içerisindeki hizmet kalemlerini direk eleme eğiliminde olmaktadırlar. Bu nedenle özellikle bilişim sektöründeki pek çok firma hizmet kalemlerini malzemeye yedirmekte ve bu şekilde teklif vermektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde bu durumun daha vahim olduğu ise herkesin malumudur. Hizmet karşılığı ücret ödememek için akla hayale gelmedik senaryolar üretmek, taklalar atıp şaklabanlıklar yapmak neredeyse adet haline gelmiştir. Konu ile ilgili söylenebilecek çok fazla şey ve anlatılabilecek pek çok kara mizah türü olay olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak kimsenin de bir şeyleri değiştirmeye pek niyeti yok. Bu şartlarda tamamen hizmete dayalı ve bununla birlikte adı-sanı belli olmayan, mahiyeti ve değeri tarif edilemeyen ve kolaylıkla anlaşılmayan bir konuda iş yapmanın ve para kazanmanın ne kadar zor olabileceğini tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır. Kendilerine veri kurtarma hizmeti verdiğiniz kişi yada işletmeler size ücret ödememek için ellerinden geleni yapacaklardır. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Siz de bu tür insanların işini yapmazsınız olur biter. Böylece birkaç ay içerisinde ticari hayatınız da sona erecektir. ... düzelt ve devam et ...


Veri kurtarıyorum o halde varım ve ben bir kahramanım!

Veri kaybının ve veri kurtarma çalışmasının ne olduğunun bilinmemesi ve kesin bir tarifinin tam olarak yapılamayacak olması bazı fırsatçı kişileri bu işi yapmaya itmektedir. Veri kaybı olarak değerlendirilebilecek olayların yaklaşık %20’si disk elektronik kart arızaları, işletim sistemi çökmeleri ve otomatik programlarla kesin sonuç alınabilecek şartların sağlandığı durumlardır. Hiçbir özel birikime ve imkanlara sahip olmayan herhangi bir kişi bu anlamda veri kurtarma işine kalkışabilir. Tarif ettiğimiz türde işleri yapar ve işin değeri ile ilgili bir ölçü olmadığı için istediği ücretleri talep edebilir. Son kullanıcının bu durunu anlaması mümkün değildir. Tarif edilen kapsam dışındaki işleri de olmaz-yapılamaz diye iade eder. Bu noktada tek bir konu kalmaktadır. Yeterince iş almak.

Böyle bir kişi yada firmanın kahraman olması ve dünya çapında adından söz ettirmesi pek de zor değildir. Malum olduğu üzere gerek insanlık tarihi gerekse günümüz her alanda sahte kahramanlarla dolup taşmaktadır. Veri kayıplarında kişiler ve işletmeler tahmini ve tarifi mümkün olmayan düzeyde kayıplar ve zararlar ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu noktada yapılan işin mahiyetinden çok tarifi ve sunumu önem kazanmakta ve basit bir kart değişimi yada basit bir kopyalama ile verileri elde eden kişi kahraman ilan edilebilmektedir. Toplumumuzun bu tür olayları abartmakta ve yaymakta üstüne yoktur.

Aslında bu durum hizmet tabanlı işlerin çoğunda var. Tıp sektörünü bu duruma örnek gösterebiliriz. Şöyle bir teşhis-tedavi merkezi kuracağız. Baş ağrısı, sıkıntı, grip-nezle-soğuk algınlığı, karın ağrısı (birkaç konu daha eklenebilir) gibi hastalıklara sahip hastaları kabul edecek ve bunların dışındakileri gerçek sağlık kurumlarına yönlendirecek. Gelen hastaların üçte birine ağrı kesici, üçte birine plasebo ilaç ve üçte birine de sadece içinde renkli ampul içeren ışıklı bir kutu ile tedavi sunacağız. Tıp otoriteleri bu uygulamada elde edilecek sonucun %30’dan az olmayacağını söylemektedir.%50-60’ları bulması da işten bile değildir. Bu tedavi merkezinin ulusal kanallara haber olması, hiçbir gerçek tıp kurumunda tedavi olamamış hastaları iyileştirmesi ve bu merkezdeki gerçekte doktor olmayan kişilerin hasbelkader kendiliğinden iyileşmiş hastalarca kahraman ilan edilmesi yine işten bile değildir.

İşin ilginç yanı hasta insanlar için hiçbir risk içermeyen böyle bir tedavi merkezini açmak kanunlara aykırıdır. Eğer gayri resmi olarak açarsanız tespiti halinde hemen kapatılır ve büyük ihtimalle ciddi bir ceza alırsınız. Ancak pek çok kişi ve kurumu büyük kayıplara ve zararlara uğratması muhtemel bir veri kurtarma şirketini hiçbir kanuni engelle karşılaşmadan ve hiçbir belge ibraz etmeden rahatlıkla açabilirsiniz. Hiç kimseye hesap vermeden insanları vicdanınızın elverdiği ölçüde insafsızca mağdur edebilirsiniz.

O zaman mesele nedir. Aldatılmaya hazır insan toplulukları maalesef aldatıcı kitlenin artışının da ana nedenidir. Olayın temelinde cehaletin yada konu cehaletinin yattığı açıkça ortadadır. Konu cehaleti aslında kaçınılmaz bir olaydır. Veri kaybı ile karşılaşan bir kişiden ilk planda doğru davranış ve tepkilerde bulunmasının beklemek biraz insafsızlık olacaktır. Bu noktada daha çok sektör içindeki kişileri ve firmaları eleştirmek gerekmektedir kanaatindeyiz. Ancak bilişim sektöründeki teknik elemanların çoğunluğunun meslekten insanlar olmamaları ve maalesef hiçbir işi kuralına göre yapma eğiliminde olmamaları çözüm yollarını daha yolun başında tıkamaktadır. ... düzelt ve devam et ...


Veri kurtaramıyorum, o halde ben bir hiçim!

Veri kurtarma işinin hatalı algılanışı ile ilgili yaygın ancak uç noktalardan biri de bu işi yapıyor olmanın bir prestij yada üstünlük nedeni olarak algılanıyor olmasıdır. Bir bilgisayar firmasına yada bilgisayar teknisyenine bu iş ayrıcalıklı bir durum, üstünlük, olağanüstülük, süperlik kazandırmaktadır diye düşünülüyor.

Bu yaklaşımdaki hata toplumumuzun karakteristik algılama kusurlarından bir tanesidir. Toplumumuz gerek inançsal gerekse geleneksel yapısal özellikleri itibari ile olağanüstülüklere ve gerçek dışılıklara oldukça yatkındır. Her zaman da ya kendisinin yada bir yakınının özellikle de çocuklarının böyle bir olayın bir parçası olmasını isteye gelmiştir ve istemeye de devam etmektedir. Bu çerçevede insanımıza veri kurtarma işini yapan bir alet yada daha abartılı bir ifade ile bir sihirli değnek pazarlamak yada satmak her zaman daha kolaydır.

Veri kurtarma İşini yapamıyor olmanın özellikle sektördeki teknik elemanlarda nasıl bir eziklik ve endişe oluşturduğu yakından bildiğimiz ve gördüğümüz vahim bir vaka. Halbuki burada hiç de garip bir durum yok. Bir meslek dairesinde bile herkesin her şeyi bildiği bir durum olmayacağı herkesin malumudur. Hatta günümüzde neredeyse her meslek dalı alt gruplara yada alt uzmanlık dallarına ayrılmıştır ve bu durumu da neredeyse hiç kimse yadırgamamaktadır. Yine tıp bilimini bu duruma örnek verebiliriz. Gözümüz ağrıdığında herhangi bir doktora yada üroloji doktoruna gitmeyiz, göz doktoruna gideriz.

Aslında toplumumuzdaki bu davranış bozuklukları büyük oranda cehaletten, küçük oranda da haksız ve kolay yoldan para kazanma heveslerinden kaynaklanıyor. Cehalet konusunu okur-yazar olmamak şeklinde algılama hatasına düşmeyin. Cehaletin okur-yazar olmakla, hatta üniversite okumuş olmakla da aslında pek bir ilgisi yok. Cehalet algılama kusurlarından, bilgi eksikliğinden, ardniyetten, nemelazımcılıktan, at gözlüğü kullanmaktan yada bakarkörlükten vb, toplamından oluşan bir davranış bozukluğudur. ... bu yazıyı tekrar gözden geçir ...


Kapalı kapılar ardında milyon dolarlık özel cihazlar?

Kapalı kapılar ardındaki özel laboratuarlarda, özel aletler ve özel programlarla yapılan özel veri kurtarma çalışmaları!? Yeri geldiğinde bir takım uç değerlendirmelere de başvurarak konuya açıklık getirmeye çalışalım.

Veri kaybında insanların üçte biri ürün-hizmet aldığı bilgisayar firması başta olmak üzere tanıdığı ve bildiği bilgisayar firmalarına başvurmakta, üçte biri internette araştırma yaparak hizmet alabileceği yerleri tespit etmeye çalışmakta, kalan üçte biri ise genellikle kulaktan dolma duyduğu haberlere göre veri kurtarma firmaları (!) yada sağda soldaki veri kurtarma uzmanları (!) ile çözüm bulmaya çalışmaktadır.

Size garip gelebilir ancak üçüncü grupta çoğunluğu üniversite çevrelerinden olmak üzere şehrin büyüklüğüne göre her şehirde yüzlerce veri kurtarma uzmanı (!) bulunmaktadır. Üniversitelerden sonra sırasıyla devlet kurumlarında çalışan memurlar, özellikle teknik liselerdeki öğretmenler ve öğrenciler, özel şirketlerde bilgi işlem elemanları ve teknik işlerde çalışanlar, ... gelmektedir. Bu kişilerin pek çoğunun etrafında bir olağanüstülük çemberi oluşturulmuş ve akla hayale sığmayan olaylar örgüsü ile çevrelenmişlerdir. Gerçekte ise yaptıkları ve de yapabildikleri tek şey otomatik veri kurtarma programları ile veri kaybı yaşanmış olan diskleri bilinçsizce taramak ve ortaya çıkan yada çıkmayan sonucu satmaya çalışmaktır. Özellikle üniversite çevrelerini bu konudaki başarılarından (!) dolayı tebrik etmek gerekir. Bu grup için söylenebilecek pek çok şey var ancak konuyu çok fazla dağıtmadan her biri ayrı bir garabet örneği olan diğer iki kanala dönelim.

Veri kurtarma hizmeti veren firma yada bünyesinde veri kurtarma birimi bulunup bu hizmeti de veren firma sıfatıyla insanların karşısına çıkan kişi yada firmalar şahsen gelen yada telefonla bilgi isteyen kişilere standart bir kalıpta bilgi vermektedirler. Veri kurtarma işinin yapılışı ile ilgili en önemli bilgi bu iş için özel bir laboratuarın ve özel alet ve programların olduğu, uzman veri kurtarma mühendisleri tarafından bu özel ortamda çalışmaların uzay giysileri ile hassas bir şekilde yapıldığı ve bu ortamın ve işi yapan kişilerin gösterilemeyeceği şeklindedir. Müşteriye sunulan bu şablon müşterilerin büyük çoğunluğuna cazip gelmekte ve bu tür kişi ve firmalar için birinci dereceden tercih nedeni olmaktadır. Böylece nabza göre şerbetin en güzel örnekleri sergilenmektedir. Bunları duydukça insan bundan 20-30 yıl önce özel doktor muayenehanelerindeki ışıklı odaları ve kabinleri hatırlıyor. Memleketimizin dört bir yanındaki hastalar mucit doktorlarımızın ışıklı odalarında (“makineye girdim, iyileştim”) mucizevi bir şekilde iyileşmekteydiler (!).

Belki biraz absürd olacak ama, şu gerçekte herkesin nasıl bir dümen olduğunu bildiği 900’lü hatlar konusu var. Reklamda kullanılan meta ile telefon açıldığında konuşulan kişi arasında en küçük bir benzerlik ve en küçük bir ilgi bulunmadığı gerçekte çoğu kişi tarafından bilinmektedir. Bu konu mizah programlarına kara mizah türünde malzeme olmuştu. Ne ilgisi var diyeceksiniz. Size allanıp pullanan ve masalsı bir şekilde anlatılan laboratuara girdiğinizde görecekleriniz sıradan bir teknik servis ortamından ve malzemelerinden farklı olmayacaktır. Uzay giysilerinin içinde de uzaylılar değil sizin bizim gibi insanlar göreceksiniz. Ulaşılabilir, erişilebilir ve dokunulabilir. O halde olayın doğrusunu nasıl algılayacağız, şu basit mantıkla düşüneceğiz. Eğer işin yapıldığı ortamı ve yapılış şeklini size gösteremeyeceklerini söylüyorlarsa bu direk olarak gerçekte gösterebilecekleri özel bir şeyleri olmadığı anlamına gelmektedir.

Her niş (veri kurtarma gibi) alan ilk planda fırsatçıların, sahtekarların, sahte kahramanların, umut tacirlerinin, kısa yoldan köşeyi dönebileceğini düşünenlerin, üçkağıtçıların, dolandırıcıların ve düzenbazların saldırısına maruz kalmakta ve gerek şahıs gerekse örgütlü yapıdaki bu kişiler bu alanı talan etmektedirler. Bu alanda bir hizmete yada ürüne ihtiyaç duyan kişi yada işletmeler de genellikle bu hizmeti doğru bir şekilde veren yere ulaşamadan bahsi geçen kişilerin elinde mağdur olmakta yada mahvolup gitmektedirler. İşin kötü yanı ilgili alanda gerçek anlamda çözümler üreten ve profesyonel hizmet veren firmalar ekonomik nedenlerle bir süre sonra bu alanı terk edebilmekte, yatırım yapmaktan çekinebilmekte, ciddi firmalar bu alana girmemekte ve insanlar gerçek anlamdaki çözüm ve çarelerden mahrum kalabilmektedirler. ... gözden geçir ve düzenle ...


(***)
Veri kurtarma şirketi kurmaya ve köşeyi dönmeye karar verdiniz?

İşin ticari yönü ile ilgili yanlış düşünceler.


Nasıl olmalı ?

Veri Kurtarma firması – Bilgisayar firması - Müşteri


Veri kurtarma konusunda hiçbir özel bilgiye ve birikime sahip olmadan veri kurtarma işi nasıl yapılır :

İlk bakışta böyle bir şey mümkün olamaz gibi görünüyor. Ancak hiç de öyle değil. Veri kaybı ile ilgili bazı özel durumlar ve istisna olaylar böyle bir şeyi mümkün kılmakta ve hatırı sayılır fırsatlar oluşturmaktadırlar. Son 7 yıldır (1999-2005) bu fırsatları değerlendiren bazı kişiler ve bazı bilgisayar firmaları bu işten çok para kazandılar ve gerçekte hiç de hak etmedikleri bir üne kavuştular. Bunun nasıl olduğunu ve bugün ve yarın nasıl olmaya devam edebileceğini adım adım anlatmaya çalışacağız.

1) Donanımsal arızalar ile ilgili beleş durumlar. Bu konu büyük oranda disk üreticilerinin üretim yada tasarım hatası olan serilerine dayanmaktadır. 2002 yılında sektörden çekilen Quantum firmasının bazı serilerini bu duruma örnek verebiliriz. Quantum CX, LCT8 ve LCT10 serileri bu duruma çok iyi bir örnektir. Bu serilerin elektronik kartında, kartın güç girişi önündeki kare entegre ısınmaya bağlı olarak zamanla bozulmaktadır. Entegre bozulunca diskten tık-tık-tık şeklinde kafa sesleri gelmekte bir süre sonra da entegre yanabilmektedir. Elinde bahsi geçen serilerin her birine ait 1 kart bulunduran bir firma bu işten iyi para kazanabilir ve kazandılar da. Çünkü ülkemizde “low cost technology” olan bu diskler çok sayıda satıldı. Bu disklerde çoğu zaman kart arızası gövdede bir hasar oluşturmamaktadır ve kart değişimi ile disk direk çalışır hale gelmektedir. ...
2) Yazılımsal olaylar ile ilgili beleş durumlar. Bu konuya en iyi örnek Cih (Çernobil) virüsü ile ilgili yaşanmış olaylardır. İlk kez 1999 yılı 26-Nisan gününde aktive olan bu virüs 1999-2004 yılları arasında pek çok kişi yada firmanın hasar nedeniyle mağdur olmasına, pek çok kişi yada firmanın bu olaydaki özel durum nedeniyle bu işten veri kurtarma anlamında iş üretip para kazanmasına, otomatik veri kurtarma programlarının yanlış bir şekilde algılanmasına ve popüler olmasına, ... neden oldu. Cih virüsü disk başlangıcında 2048 sektörden daha fazla olmayan bir bölgeyi çöp kod ile doldurmaktadır. FAT32 dosya sisteminde bu işlem ikinci FAT bölgesine ulaşmamakta ve otomatik veri kurtarma programları için ideal şartlar sağlanmaktadır. FAT16 dosya sisteminde ise tüm sistem alanının üzerine yazılmaktadır. Konuyu bilmeyen kişiler otomatik veri kurtarma programlarının bu olayda ürettiği sonuç nedeniyle mucizevi araçlar olarak algılanmasına ve programların ürettiği sonucun her olay için genelleştirilmesine neden olmuştur. Tiramisu programı bu olayda o kadar popüler oldu ki, 99 sonunda Ontrack firması bu programı geliştiren kişiden programın mevcut halini ve geliştirme haklarını 2,1 milyon dolara satın aldı.
3) Otomatik veri kurtarma programlarının %100 yada buna yakın sonuç aldığı özel durumlar. Bazı özel dosya sistemi hasarlarında otomatik veri kurtarma programları iyi sonuçlar vermektedir, ki bunu kaçınılmaz olarak da değerlendirebiliriz. Bu özel durumlara örnekler verecek olursak, bölüm tanımları ile ilgili sorunlar, NTFS dosya sisteminde yeni disk bölümlemesi yapılmadan formatlanmış bölüm, FAT32 dosya sisteminde büyük bölümlerde (küme boyutu 32KB olmaktadır) küçük dosyalar, içeriği üzerinde işlem yapılmadığı için diskte çoğu durumda ardışık olan fotoğraf ve video dosyaları, ilk planda değerlendirilebilir. Burada sorun programların elde ettiği yada edemediği sonuç ile ilgili değildir. Programın gerçekte ne yaptığını ve ne yapabileceğini bilmeyen kullanıcının elde ettiği sonuca göre program hakkında oluşan kanaatlerdir. İşin asıl kötü yanı ise gerçek bir bilgi ve deneyime dayanmayan bu kanaatlerin geniş bir şekilde paylaşılmasıdır. “Bende bir program var her durumda her şeyi kurtarıyor” gibi ifadeleri sıkça duymaktayız. Aslında bu kanaat genellikle sadece bir olaya dayanmaktadır. Yine tıptan örnekle olayı açıklamaya çalışalım, şöyle ki, başınız ağrıyor ve bir aspirin içiyorsunuz, başınızın ağrısı da geçiyor. Bu olayda şaşılacak bir durum yok. Ancak bu olayın şu şekilde bir senaryoya hatta paranoyaya dönüştüğünü düşünün. Başının ağrısı geçen kişi aspirin ilacını her türlü baş ağrısının ilacı olarak algılıyor ve ulaşabildiği herkese bunu anlatıyor ve tavsiye ediyor. Daha da hızını alamıyor ve hastanelerde baş ağrısı tedavisi ile ilgilenen bölümleri ve tıp uzmanlarını düzenbazlıkla ve insanları kandırmakla itham etmeye başlıyor. Gelinen bu noktadan sonra hikayenin devamını herkes getirebilir. Maalesef otomatik veri kurtarma programı konusu aynen bu mantıkla algılanıyor ve algılatılıyor. Bizi ziyaret eden bazı kişilerden uç bir takım eleştiriler aldığımız için size abartılı gelebilecek bu yorumlar ve senaryolar bize hiç de garip gelmiyor. Örnek eleştiriler, “Kardeşim, bu işi otomatik olarak yapan programlar var, sizin haberiniz yok mu? (Telekom’da çalışan bir elektronik mühendisi)”, “Biz ER6 ve GDB ile bu işi yapıyoruz, siz hangi programla yapıyorsunuz? (Bir veri kurtarma (?) firmasının sahibi)”, “Bizim elimizde bir program var her durumda kesin sonuç alıyor (Hangisi diye soruldu, uzmanlarının programı sır olarak sakladığını söylediler)”, “Benim elimde bir program var %100 kurtarıyor (kaç kurtarma olayından böyle bir sonuca vardığı soruldu, cevap 1, aspirin yaklaşımı)”, “Benim elimde bir veri kurtarma programı var kesin kurtarıyor, veri kurtarma firmaları sizi dolandırıyor... (anet news grupta konu ile ilgili her soruya aynı yanıtı veren bir kişi, yine aspirin meselesi)”, ...
4) Gerçekte veri kurtarma konusu ile ilgili olmayan durumlar ve rastlantılar. Bazen işin adını koymak işin adına olayı çok farklı noktalara taşıyabilmektedir. Yine tıp sektöründen bir örnekle konuya açıklık getirmeye çalışalım. Boğazında ağrı olan bir kişiye soğuk algınlığı teşhisi koyarsanız bu işlemin muayene (veri kurtarma analiz ücreti yada basit anlamda bir servis-hizmet bedeli) ücreti ve ilaç bedelleri (veri kurtarma işlemi yada basit anlamda servis-hizmet) cüzi miktarda olacaktır. Ancak bu kişiye boğaz kanseri olduğunu söyler ve kanser tedavisi yaparsanız olayın boyutları çok farklı olacaktır. Muayene (analiz) ve tedavi (kurtarma) ücretlerinin astronomisinden bahis açmaya bile gerek yok. Gerçekte soğuk algınlığı geçiren bir kişiye uyguladığınız kanser tedavisi ile ortaya çıkan iyileşme sonucunda ortaya çıkan tablo da ayrı bir konu. Doktor hastanın kahramanı, ulaşılmaz insan, hayat kurtarıcı, ... Paranın ise hiç önemi yok... Çok abartılı bir benzetme gibi görünebilir, ancak günümüzde bilişim sektöründe faaliyet gösteren (!) çok sayıda üçkağıtçı-dolandırıcı firma yada ayaklı firma (kişi) bu senaryoyu her gün oynamakta ve yüzlerce kişinin kahramanı olmaktadır (yani işin gerçeği dolandırmaktadır). Bu senaryo ise anlatmaya çalıştığımız üzere işin adının veri kaybı ve işlemin de veri kurtarma olarak lanse edilmesine dayanmaktadır. Gerçekte olay basit bir işletim sistemi bozulması, basit bir dosya sistemi çökmesi yada donanımdaki sorunlara bağlı basit arılara dayanmaktadır. Bu tür kişiler önemli verileri basit anlamda kopyalayıp yedekledikten sonra çoğu zaman verilerin depolandığı ortamı tahrip etmektedirler. Böylece müşteri onlara veriler ve ücret konusunda bir anlamda mahkum olmaktadır.

5) Kapalı kapılar ardında çevrilen dümenler ve düzenbazlıklar. Plaka değişimi, ...

Kaynak: verikurtarma.blogspot.com

Hiç yorum yok: